Ana SayfaRöportajlarUfuk Önen: "Atmos ve genel olarak uzamsal ses sadece müzik için geliştirilmiş...

Ufuk Önen: “Atmos ve genel olarak uzamsal ses sadece müzik için geliştirilmiş bir format değil”

Artık müzik dinlemek sadece “dinlemek”ten çıktı. Kendi aramızda kulaklıklar ve ses sitemleri üzerine çok konuşur olduk. İmkanlar dahilinde de en iyisine ulaşmak için elimizden geleni yapıyoruz ve bu dünya teknolojinin her alandına olduğu gibi “uçup gidiyor”. Gelin gittikçe daha yaygın hala gelen Dolby Atmos’un detaylarını Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım bölümünden Ufuk Önen‘den öğrenelim.

İpek ATCAN / [email protected]

Bu aralar yeni yeni birçok kişi albüm lansmanı vb. şeyleri Dolby Atmos stüdyolarda yapıyor. Dolby Atmos ‘un standart surround ses sistemlerine göre farkları nelerdir? Biraz teknik bilgi dinleyelim 🙂

Teknik alana çok dalmadan biraz teknik bilgi vermeye çalışayım… 5.1 surround ses sistemleri 90’lı yıllardan beri sinemalarda standart olarak kullanılıyor. Evlere de girdi ama fazla yaygınlaşamadı. 5.1 surround sistemlerde toplam altı kanal bulunuyor, her bir kanala bir hoparlör bağlanıyor: sol, orta, sağ, arka sol, arka sağ ve Low Frequency Effects, kısa adıyla LFE olarak adlandırılan subwoofer’ın bulunduğu kanal. 5.1 surround sistem, kanal bazlı bir sistem. İngilizcede ‘channel-based’ olarak geçiyor. İster müzik ster sinema için ses mix’i yapıyor olun, altı kanallı bir sisteme sahip olmanız gerekiyor. Aynı şey dinleme için de geçerli. 5.1 surround miks için yapılmış bir parçayı veya filmi deneyimleyebilmek için 5.1 surround bir sisteme sahip olmanız gerekiyor. Dediğim gibi, 5.1 surround sinemalarda bir standart ama altı hoparlör gereksiniminden dolayı evlere giremedi. Evlere giremeyince müzik dünyasında da kabul görmedi. 90’lı yıllarda bazı konser albümler bu formatta mix’lendi ama gerisi gelmedi.

Atmos ile çalışılan stüdyolarda yaygın olarak 7.1.4 hoparlör sistemi görürsünüz. Üç hoparlör önde, iki hoparlör yanlarda, iki hoparlör de arkada olur. Bir de yine LFE var. 7.1.4 olarak ifade ettiğimiz sistemde .4 ise tavan hoparlörleri. Tavanda dört adet hoparlör bulunuyor, yükseklik hissiyatı için.

İş burada bitmiyor. Atmos’u 5.1 surround ile karşılaştırırken sadece hoparlör sayısı üzerinden gitmek çok büyük bir yanlış olur. Dolby Atmos bambaşka bir teknolojiye sahip. Atmos, obje bazlı bir sistem. İngilizce terminolojide ‘object-based’ olarak geçiyor. Her sesi bir obje olarak kullanabiliyorsunuz. Mesela elektro gitar bir obje, diğer elektro gitar başka bir obje. Bas gitar, klavyeler, vokaller… Aklınıza gelen bütün enstrümanlar ve sesler ayrı bir obje olarak kullanılabiliyor.

Atmos’un 5.1 surround sisteme göre farkı ve en büyük avantajı, hayali bir yarı küre ya da bir oda içinde bu objeleri istediğiniz yerlere yerleştirebiliyorsunuz. Önemli olan bu ses objelerinin oda içindeki pozisyonları. Yani mix’i hoparlörlere göre değil, kurduğunuz sanal odaya göre yapıyorsunuz. Dolayısıyla mix’i 7.1.4 sisteme sahip bir odada yaptığınız zaman dinlemek için mutlaka 7.1.4 sisteme gerek yok. 9.1.6 gibi daha büyük ya da 5.1.2 gibi daha küçük bir sistemde dinleyebilirsiniz. Hatta televizyonların önüne konulan soundbar’lar ile de dinleyebilirsiniz. Daha da önemlisi, kulaklıkla deneyimleyebilirsiniz. Atmos, binaural olarak kulaklığa aktarılabiliyor. Tam tersi de mümkün. Kulaklıkla yapılmış bir Dolby Atmos miksini 7.1.4 hoparlör sisteminde dinleyebiliyorsunuz. Ülkemizde de yapılmış çok güzel örnekleri var.

WhatsApp Image 2024 06 21 at 15.14.03 scaled

Dolby Atmos’un doğru çalışabilmesi için stüdyonun/dinleme alanının akustiğinde de değişiklikler yapılması gerekiyor mu?

Stereo veya 5.1 surround çalışma için akustik düzenlemesi doğru olarak yapılmış bir mekânda Atmos için ciddi bir değişikliğe gerek olmuyor. En büyük sorun tavan hoparlörlerinin asılması oluyor. Bir de yükseklik hissiyatını rahatça alabilmek için tavanın çok alçak olmaması lazım. Diğer yandan, şu anda gerçekten çok küçük odalara bile 7.1.4 Atmos sistemleri kurulmaya başlandı.

Ne oldu da bir anda aşırı popüler oldu bu hadise?

Dolby Atmos aslında yeni bir format değil. Ben sinema ses sitemleri üzerine de çalıştığım için ilk çıktığı günden beri yani 2012’den bu yana takip ediyorum. Şimdi neden bu kadar popüler? Daha doğrusu müzik dünyasında neden bir anda bu kadar popüler oldu? Cevap çok basit: Apple. 2021 yılında Apple Music ve Dolby el sıkışınca dedim ki, “tamam, artık müzik alanında da Atmos’a başlıyoruz!”

Yaptığın projelerden örnekler verebilir misin?

Bilkent Üniversitesi, İletişim ve Tasarımı bölümünde ders veriyorum. Görsel ağırlıklı bir bölümüz. Böyle olunca benim üniversitedeki derslerimin ve işlerimin çoğu daha çok görsel medya için ses üzerine oluyor. Film ve video için ses tasarımı diyebiliriz. Diğer yandan müzik projeleri de devam elbette. Son olarak Gerçek Dorman ve Dersu’nun yeni single’ı ‘Out of Control’ün mix’ini yaptım Atmos formatında. Bir de parçalarını stereo’nun yanı sıra Atmos formatında mix’lemek isteyen sanatçı ve gruplara danışmanlık veriyorum.

Dolby Atmos ile çalışmanın yaratıcı süreç üzerindeki -muhtemelen olumlu- etkileri nelerdir?

Müzik açısından konuşuyorum, bence şu anda bir geçiş dönemindeyiz. Zamanında mono’dan stereo’ya geçmek kolay olmamış. Aradaki fark sadece hoparlör sayısı değil. Mono yıllar sonucu oturmuş yazılmamış kurallara ve estetik değerlere sahipti. Stereo’ya geçişte çok bocalama olmuş. İnsanlar stereo’nun sağladığı o yatay alanı nasıl kullanacaklarını bilememişler. Zaman içinde farklı yaklaşımlar sayesinde estetik değerler oluşmaya başlamış. Bunlar olurken de müziğin prodüksiyonu buna bağlı olarak değişmiş. Mono için yapılmış prodüksiyonlar ile stereo için yapılmış prodüksiyonlar arasında hem yaratıcılık, hem sanatsal ve estetik yaklaşım hem de teknik olarak büyük farklar var. Bence stereo’dan Atmos gibi uzamsal ses formatlarına geçmekte olduğumuz bu dönemde de süreç benzer bir şekilde ilerleyecek.

Bu teknolojinin geleceği hakkında ne düşünüyorsun?

Bence artık geriye dönüş yok. Önü çok açık çünkü az önce açıkladığım gibi kanal bazlı değil. Deneyimlemek için belli bir sayıda hoparlöre sahip olmanıza gerek yok. Kulaklıkla ya da evdeki soundbar ile dinleyebiliyorsunuz. Kulaklık şu anda mükemmel bir sonuç vermiyor ama algoritmalar her geçen gün gelişiyor. Bir de araba olayı var tabii. Atmos artık arabalara girmeye başladı. Şu anda Mercedes ve Volvo gibi markalar yüksek modellerinde bu teknolojiyi kullanıyor. Yakında diğer marka ve modellere de gelecektir diye düşünüyorum. Tabii bir de şunu unutmamak lazım. Atmos ve genel olarak uzamsal ses sadece müzik için geliştirilmiş bir format değil. Film, podcast, oyunlar ve hatta konserler… Birçok alana hitap ediyor.

WhatsApp Image 2024 06 21 at 15.16.59 scaled

Kurduğun stüdyoda Dolby Atmos’u daha da geliştirmek için planladığın yenilikler var mı?

Yeni geliştirilen çok kanallı ses işleyebilen plug-in’leri takip ediyorum. Hatta bu plug-in’leri geliştiren bazı firmaların eğitimcileri ile yaptıkları toplantılara katılıyorum. Şu anda donanım kısmı büyük ölçüde tamam ama yazılımsal olarak gidilecek çok yer var.

Denemeyi düşündüğün başka ses teknolojileri de var mı?

Önümüzdeki yıllarda uzamsal sesin halka açık alanlarda uygulamaları üzerine daha fazla çalışmayı planlıyorum. Teknik ve estetik açıdan oldukça heyecan verici.

Dolby Atmos teknolojisini kullanmak isteyen diğer stüdyolar veya ses profesyonelleri için ne gibi tavsiyelerde bulunursun?

Bence uzamsal ses trenine binmek için doğru bir zamandayız. Çok yakın bir zamana kadar büyük bir yatırım gerektiriyordu ama artık öyle değil. Bugün artık hemen hemen tüm DAW’lar (Digital Audio Workstation – müzik kayıtlarının ve mix’lerinin yapıldığı bilgisayar programları) Dolby Atmos formatını destekliyor. Donanım olarak da bütçe dostu ses kartları ve ses arabirimleri piyasaya çıkmaya başladı. Hoparlörler pahalı olacak diye de bir kural yok. Önemli olan doğru konfigürasyon ve kalibrasyon.

Endüstri içindeki diğer profesyonellerle nasıl bir iletişim içindesin? Bu bana sanki birlikte büyüyüp anlatılabilecek ve tabii ki yayılabilecek bir şey gibi geliyor.

Evet, aynen öyle gerçekten… Atmos kardeşliği olmaya başladı [gülerek]. Şu anda Türkiye’de Atmos çalışan stüdyoların sayısı sürekli artıyor. Atmos formatında çalışan insanların çoğu birbirlerini tanıyorlar. Buna sanatçılar da eklenmeye başladı. Prodüksiyonunu evlerinde kendileri yapan bağımsız sanatçılar artık Atmos mix’leri yapmaya başladılar.

Son olarak eklemek istediklerin ve kapanış 🙂

2012’de ilk çıktığında Atmos’un muhteşem bir inovasyon olduğunu, sinema ile sınırlı kalmaması gerektiğini düşünmüştüm. Bugün Atmos gibi bir sistemi müzik için de kullanabilmekten dolayı gerçekten çok mutluyum. MacBook üzerinde kulaklıkla başladığım bir Atmos mix’ini 7.1.4 sistemde ince ayar yapıp işi bitirebilmekten dolayı da çok mutluyum. Burada herkese tavsiyem, eğer uzamsal ses ile tanışmadıysanız kullandığımız DAW’ı açın, kulaklığınızı takın ve bugün hemen Atmos ile tanışın.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR