Yaz sezonu bizim sektörün -iki yazı yazdı, iki film çekti diye bizim sektör diyen yılık- biraz ölü olduğu ve daha fısırı filmlerin gösterime girdiği dönemdir. Ve fakat yaz mevsiminin de nezdimde önemli bir karakter olarak karşımıza çıktığı filmlerin keyfi de bir başkadır. Hazır yazın üçte ikisini -doğru mu bu hesap?- geride bırakmışken, yaz filmlerinden bir seçki sunalım.
Neslihan Atcan Altan
Jaws (1975)- İlk yaz blockbuster’ı
Evet, kendisi ilk yaz blockbuster’ı olma mertebesine erişen “Jaws”, benim kuşağın irrasyonel korkularının en tepesine oturmuş köpekbalığı fobisinin en büyük sebeplerinden biridir. Spielberg’ün Atlantik okyanusunda türlü prodüksiyon sıkıntıları yaşayarak çektiği, jenerik müziğini önce beğenmeyip sonra ağzının kenarıyla kabul ettiği bu roman uyarlaması, Amity Island’da sıradan bir polis şefinin (Robert Duvall) kasabasının denizine dadanan köpekbalığıyla mücadelesini anlatır. Yapım, insanın fiziksel zayıflığını aklıyla telafi edişiyle asıl apex predator’un kim olduğunu hatırlatır ama yine de Jaws o yaz ve sonrasında plaj kabuslarının en hakikisini bize yaşatmaya devam edecektir. Bu yapım/ roman ve devamında gelen türlü köpekbalığı korkusu besleme stratejileri sebebiyle katledilen köpekbalıkları konusuna girmiyorum bile.
National Lampoon’s Vacation (1983)- Aile tatili sorunsalı
Aileyle tatil genellikle bol pratik edilse de bir türlü tam performans alınamayan bir tatil türü olup, özellikle de ergen ihtiva ediyorsa aşırı sevimsiz, yer yer parçalı bulutlu bir hava durumunda seyreder. 80’lerin tipik beyaz, orta sınıf Griswold ailesinin yaz tatili için arabayla eyaletler arası seyahat ederek hedefleri olan tema parkına varma hikayesine her adımı bizi güldüren şanssızlıklar eşlik ediyor. Bir dönemin en çok güldüren komedyenlerinden Chevy Chase, dünya güzeli Beverly D’angelo, Randy Quaid ve John Candy gibi simasına aşina olduğumuz oyuncular, performanslarıyla bize aile olmanın biraz kolektif hayal kırıklıkları, biraz travma ama çokça sevgi olduğunu hatırlatıyorlar. Çocukken en sevdiğim filmlerden biriydi. Hala da güler, manasız bir nostalji hissiyle severim kendisini.
The Goonies (1985) – Afacan yediler
Filmin kendisine geçmeden, kadrosunun inanılmazlığına bir bakalım isterim: Sean Astin, Josh Brolin, Corey Feldman, Martha Plimpton, Robert Davi ve Anne Ramsey gibi yardımcı rollerin her daim yüzü olmuş oyuncuları bu yapımda da bizi sanki kırk yıllık tanışlarımızın arasında gibi hissettiriyorlar. Evlerinin bulunduğu araziye golf sahası inşa edilecek olması sebebiyle evlerinin yıkılacağını öğrenen 7 kişilik çocuk çetesi The Goonies, çete lideri Mikey’nin bir gizli hazine haritası bulmasıyla evlerini kurtarmak için harekete geçiyorlar. Ama ne geçiş. Sevgili Enid Blyton’ın Afacan Beşler Serisi’nin temposunu, eğlencesini ve akıcı kurgusunu aratmayacak şekilde bizi heyecanlandıran ve eğlendiren film bize çocukluğun güzelliğini de hatırlatıyor. Alternatif tatil önerilerine, arkadaşlarınızla birlikte gizli bir madende saklı hazine peşine düşmek, bunu yaparken de korkutucu bir suçlu çetesinden kaçmayı eklemek isterseniz tam size göre bir yapım.
Dirty Dancing (1987)- Kimse Baby’yi bir köşeye atamaz
Atamadı da nitekim. 60’ların Amerika’sında geçen yapım, üst orta sınıf Amerikalı bir genç kız olan Baby’nin (Jennifer Grey) ailesiyle Catskills’de bir tatil köyünde masumca başlayan tatilinin mekanın dans hocası Johnny Castle’la (Patrick Swayze) tanışmasıyla aşk, dans, ihtirasla dolu bir yaza dönüşmesini anlatıyor. Seksi ve ateşli dans sahneleri, kürtaj gibi hala ve hala ve inanır mısınız hala kadının hür iradesine bırakılmayan ve tabu olmaya devam eden bir konuya değinmesi ve o dönem çoğu genç kızın hayallerine mıh gibi çakılan aşk hikayesi ve daha da önemlisi yıldızlar geçidi soundtrack’iyle hala bir çok filme ilham veren, bir çok film ve dizide onunla ilgili referanslar bulduğumuz ikonik bir yaz filmidir kendileri. Ayrıca “(I’ve Had) the Time of My Life” şarkısıyla da en iyi orijinal şarkı Oscar’ını da kazanmış olduğunu unutmayalım. Yaz aşkı mevhumunun en güzel örneklerinden olan Dirty Dancing, yazlarını aşkla geçirmek isteyenler için birebir.
Daha “Stand By Me” (1986), “My Girl” (1991), “Dazed and Confused” (1993), “Grease” (1978), “Mamma Mia!” (2008)ve niceleri var ama hala yazın içindeyiz ve paşa keyfiniz isterse yaz filmi keşfeder ya da kendi filminizi çekersiniz. Ne de olsa “Nobody puts baby in the corner!” Kıps! Kıps!