Ana SayfaKeşifKeşif: Venüs: “İnsanlara rock müziği hatırlatıp sevdirmeye ihtiyaç var!”

Keşif: Venüs: “İnsanlara rock müziği hatırlatıp sevdirmeye ihtiyaç var!”

Türk rock müziğine yeni bir soluk getirmek amacıyla yola çıkan Venüs ile ilk single’ı “Cehennem”i konuştuk. Söz ve bestesini kendisinin yaptığı şarkısını usta prodüktör Genco Arı’nın dokunuşuyla pişiren Venüs’ün özellikle rock müziğin Türkiye’deki geleceğiyle ilgili söyledikleri “aa ne kadar da hemfikiriz!” dedirtti bana. Haydi gelin, Venüs ile sohbetimize eşlik edin.

Batıkan BAKSI / [email protected]

Venüs merhaba, dergy.com‘a hoş geldin! İlk single’ın ‘Cehennem’e geçmeden önce seni biraz tanımak istiyorum okuyucularımız gibi. Kendini ve müzik hikayeni biraz anlatmak ister misin bize?

Selam! Hoş buldum. Benim müzik hikayem kendini müziğe adamış çoğu sanatçı gibi çocukluktan başlıyor. Kalabalık ailemde müzikle ilgilenen hiç kimse olmamasına rağmen konuşmayı öğrendiğimden beri “büyüyünce ne olacaksın çocuğum?” sorusuna “şarkıcı olacağım!” diye tek bir cevabım varmış. İlginçtir ki ben de çok net hatırlıyorum. Tam olarak neyin etkisi altında kaldığımın farkında bile olmadan, ilkokulda “Rockstar” olacağıma karar vermiş, öğretmenimizin biz miniklere sorarak doldurduğu meslek seçimi kağıdına adımın yanına yazdırmış oldum. Ayna karşısında şarkılarımı söylerken, 9 yaşında okulumuzun gitar kulübünde buldum kendimi. İlk enstrümanımdır. Tabii o zamanlar şarkı söylemek istediğini belirtsen de kimse dinlemek istemiyor. Çocuk sesimle milleti şarkıcı olabileceğimi ikna etmeye çalışıyordum. Hayretler içerisinde bu hayalimin geçici olacağını düşünen doktor anne ve babam beni bu konuda pek yönlendiremedi ne yazık ki. Ben de ortaokulda ipleri elime alıp müzik hocasının kapısını çalmıştım “orkestra solisti ben olmalıyım” diye! Beni dinleyen müzik hocam o kadar beğenmişti ki iki kere düşünmeye gerek kalmamıştı. İnsanlara ve aileme ortaokulda verdiğim ilk konserlerimle kanıtladım sesimi. Liseye geçince de annemden yalvar yakar şan dersine yazıldım. Hayatımda ilk ses eğitimim 14 yaşında klasik opera ile başladı. Beni çok geçmeden müzikal tiyatroya yönlendiren hocam sayesinde kimseden onay alamasam da anadolu lisesini okurken, bir yandan yarı zamanlı müzikal tiyatro okumaya başladım. Çok değerli hocalarla çalıştım. 15 yaşımda bu sayede müzikal bir koronun parçası oldum. Korist olarak hâlâ söylemeye devam etmekteyim. Müzik camiasında değerli isimlerle çalışma fırsatı yakaladım. Beraber sahne aldık, yeri geldi şarkı kayıtlarına gittik. Birbirinden kıymetli prodüktörler ile iş yapmaya başladım böylece. Tabi arka planda back vokal yaparak da yer aldım çoğu zaman. Büyük platformlardaki çizgi film müziklerini seslendirmeye başladığım bir süre zarfı. Ama her zaman “rock” yapmak istediğimi biliyordum. Çevremde müzikalci hocalarım ve arkadaşlarımdan sürekli “senin burada ne işin var ya? Rock albümü çıkartsana ne bekliyorsun?” gibi tepkiler alıyordum. Lise ve üniversite dönemleri boyunca her gencin yaptığı gibi punk-rock-metal gruplarım oldu. Herkes kendi yoluna ilerledi tabii ki ama ben sahneyi hedefliyordum her zaman. Üniversitede konservatuvar konusunda ailemle anlaşamayıp soluğu çizgi film-animasyonda aldım. Şimdi alakasız gibi durdu ama ben aynı zamanda resim çiziyorum küçüklükten beri. Bir de hâlâ peşini bırakamadığım spor sevdam vardır. Benim resim ya da spordan ilerleyeceğimi düşünüyorlardı ama ben vazgeçmedim. Okullarımı okuduğum zamanlar sürekli dışardan müzik dersleri aldım. Müzik teorisi, solfej, şan, enstrüman vs… Rock parçalar üretmeye başladım. Kendimi geliştirmeye odaklandım ve inandım. İstediğin sürece yapamayacağın hiçbir şey yok!

Aslında günümüz müzik dünyasında bilhassa kadın müzisyenler tarafından pek de duymadığımız bir sound ile hazırlamışsın ‘Cehennem’i. Arkasında Genco Arı da var tabii. Şarkının arka planını çok merak ettim. Lansmanda dinlerken de “acaba ekipte Murder King üyeleri mi var?” sorusunu sordum kendime. Epey iddialı bir girişti. ‘Cehennem’ nasıl oluştu peki?

İşte tam da istediğim gibi düşünmüşsünüz. “İddialı”. Çünkü farklı bir yolda ilerliyoruz. Bunun farkında olarak çizginin öbür tarafında olmayı seçiyoruz. Ben zaten pek de duymadığımız bir sound hazırlamak istemiştim. Günümüz kadın müzisyenlerden farklı tarzlarda şahane sesler duyuyoruz. Tatlı tatlı kulağımıza üflüyorlar. Ben herkesi şöyle bir sarsmak istedim. Sesimin sinir bozucu bir özelliği vardır ki komik biraz, ne zaman koro kaydı yapsak, back vokal gibi işlerde, sesimi ne kadar kısarlarsa kıssınlar aradan yine duyulurum. Sivri bir tınısı olduğunu söylerler. Spinto soprano özelliği diyebiliriz. Şeflerimizi biraz illallah ettirmiş olabilirim. Yaptığımız tarz da zaten insanları uyutmak için değil. Bu arada kulağınız çok iyiymiş! Evet ekibimde Murder King üyesi, müthiş bir bas gitarist, Önder Işkın var. Çılgın ekibimizin kalanında da birbirinden yetenekli davulcumuz Rıdvan Akparlak ve gitaristimiz Barış Alioğlu yer alıyor. Müziğin altyapısı değerli arkadaşım Soren Mathis’e ait. Bu anlamda birlikte çalıştık. Söz-bestesini gerçekten bir oturuşta yazdığım gibi bir daha da değiştirmedik. Her taş yerine oturmuş gibiydi. Nefes verir gibi çıktı ağzımdan. Düşündüğünüz kadar sinirli ya da agresif değildim. Zaten olan bir şeyi anlatmak istedim. Bağırmak istedim. Bir müzik dehası olan Genco Arı da bana, “bu tarafa bağır” dedi adeta. İstediğim sound’u belirtmedim bile. Genco beni yönlendirdi ve şarkıyı şöyle bir kucakladı. Şarkıyı genişletti. Sesimi duyurdu. Gözümü kapatıp açtığımda cehennem gümbür gümbür çalmaktaydı.

“Günün sonunda hiçbir şey seçtiğimiz yok, sürüklenip gidiyoruz…”

VENUS 2

‘Cehennem’ için “cehennemden çıkış, içimizde başlıyor” diye bir sözün var. Herkesin cehennemi aslında farklı ama herkes içindeki cehennemden rahatsız. Peki senin içinden çıkmaya çalıştığın cehennem tam olarak neydi bu şarkıyı yazarken? İnsanlık, dünya veya kendi kişisel problemlerin mi?

Cevabım “evet”. Sadece “evet”. Çünkü bana sunduğunuz seçeneklerin hepsi zincirleme bir şekilde bağlı. İnsanların kişisel problemleri var sanıyoruz. Kişisel bir şey kaldı mı ki? Problemlerimiz de zaten birbirinden çok farklı değil. Kişisel problem olarak düşündüğümüz durumların adım adım ardına geçersek insanlık ve dünyaya geri döneriz. Hatta dünya; insanlar daha çok problem yaşasın diye dönüyor şu anda. Problem olmazsa çözüm bulmaya gerek kalmaz. Çözüme gerek yoksa üretmek, satmak, sevmek, yıkmak, kurmak için bir neden olmaz. Bu problemlerin çoğunu doğa ana bize, yaşam döngüsünü sürdürebilmemiz için verir. Fakat birçoğu da yüksekte duranların çıkar oyunudur. Denklem basittir. Tez – anti tez = sentez. Yapay olarak problem çıkaranlar yapay olarak çözüm üretir ve sonucunda kahraman olurlar öyle değil mi? Bunun farkında olmazsak bulunduğumuz koyun sürüsünden asla kurtulamayız. Benim derdim, x marka şampuanı mı alayım y marka mı diye düşünebildiğimiz için kendimizi özgür zannetmemiz. Günün sonunda hiçbir şey seçtiğimiz yok. Akıntıda sürüklenip gidiyoruz.

İlk single’a göre oldukça güçlü bir başlangıç yapmışsın bence bu şarkıda. Aynı zamanda Türk rock müziğine de güçlü ve isyankar bir tavır getirdiğini söylüyorsun. Türk rock sahnesinde böyle bir ayağa kalkışa ihtiyaç var mı sence? Genç jenerasyondan bir müzisyen olarak soruyorum aslında bunu sana çünkü senin jenerasyonunda bu denli bir sound pek tercih edilmiyor sanki.

Her sanat akımı bitip yenisi başlarken, üstüne binen akım hep “isyankar” olarak düşünülür değil mi? Rap müzik hayatımıza girdiğinde nasıl isimlendiriliyordu? Yeni bir dönem gelirken çoğunlukla bir isyanla gelir. Oluşan her düzenin bozulması kaçınılmaz bir sondur. Türk rock sahnesi uzun süredir sessiz diyemem. Günümüzde Türkçe rock yapan birçok güçlü, yetenekli sanatçıya haksızlık olur. Ama sanki yerimizi bilip kenarda oturmuşuz gibi bir hava var. “Kendi kitlemizi alalım biz bize yeteriz”. Rock müziğin bundan çok daha öte olduğunu düşünüyorum. Biz rock müziği sevdirmeyi unuttuk bence. Küstük. Gelen gelsin dedik. İşte tam olarak bu yüzden ayağa kalkıyoruz. Kalkmalıyız. Evet ihtiyaç var. İnsanlara rock müziği hatırlatıp sevdirmeye ihtiyaç var. Benim jenerasyonum da dahil hiç kimse içinde hangi tarz müziği seveceği hakkında genetik bir kodla doğmadı. Sevdirmek biz sanatçıların elinde.

Nu Metal, Alternatif Rock ve Hardcore tarzlarının bir karışımı aslında senin müziğin. Normalde de bu sularda mı yüzüyorsun yoksa her türden bir şeyler alıp, kendinden ödün vermeden mi yola devam ediyorsun?

Belirli bir tarz yapıyorum, seviyorum asla diyemem. Karman çorman bir aklım vardır. Hayatta da her zaman daldan dala atlayan bir insanımdır. Müzik listelerim çorba gibidir görseniz. “Ben rockçı’yım kardeşim ya da metalse nu metal!” gibi söylemlerim yoktur. Her şeyi dinlemekten hoşlanırım ve hepsinden de esinlenmeye çalışırım. Altyapım daha çok punk-rock üzerine olsa da kendimi power metale eşlik ederken ya da rap parçasını takılmadan söylemeye çalışırken bulabiliyorum sıklıkla.

“Kendim görsel tasarımcı olduğumdan benim için müzikle görsel uyumu çok önemli…”

Görsel kısma da önem verdiğini aslında single için çektirdiğin fotoğraflarla ve günlük hayatındaki paylaşımlardan anladım. ‘Cehennem’e bir de klip çekmişsiniz ve bu klibin epey iddialı olduğunu senden duydum. Klip hakkında da daha detaylı bilgiyi yine senden duymak isteriz 🙂

Fark etmenize çok sevindim. Kendim görsel tasarımcı olduğumdan müzikle görsel uyumu benim için gerçekten çok önemli. Öğrencilik dönemimde de şarkılarıma animasyon klip yaptığım çok olmuştur. O yüzden güvenebileceğim, işinde oldukça başarılı insanlarla çalıştım. Kapak ve daha birçok fotoğrafımı çeken Mehmet Kemal Pekel, benim kafamda oluşturduğumdan da öte güzellikte çalıştı sağolsun. Hiç fotojenik olduğumu düşünmememe rağmen elinden çıkan hiçbir fotoğrafım kötü gözükmüyor. Bütün fotoğraf ve klip çalışmalarımda beni süsleyip püsleyen değerli stilist arkadaşlarım Damla ve Yağmur Yaşlıoğlu ile birlikte klibimizde Türk kültürünü işlemek istedik. Yetenekli elleriyle beni ulu Umay Ana ve zıt kutbu Kara Umay (Albastı) karakterine soktular. İnsanların Umay Ana’nın güzelliklerine kayıtsız kalıp başka yükseklere köle olmaları sonucu Kara Umay’ın yakarışı ve gazabını konu aldık. Klip yönetmenimiz Eyüp Öztürk ise bize adeta bir film hazırladı. Kısacası klip ekibinden makyaja saç tasarımından görsel ekibe kadar her şey kusursuz ve istediğim gibiydi. Elbette hepsinin arkasında olan ve bu şahane insanlarla beni bir araya getiren şirketim Pinklimo Entertainment’a da teşekkür etmeden geçemeyeceğim. Menajerim ve Pinklimo’nun sahibi Çağlar Tavşanoğlu beni bu çıkışa 1 yıl boyunca hazırladı. Sabretmeyi, zaman yönetimini ve müzik dünyasını öğretti. Kusursuz bir ekiple çalışmama ve müzik dünyasına güçlü bir biçimde giriş yapmama sebep oldu.

“Kadın kadına düşman olmazsa, sesimizin yetişmeyeceği yer yok…”

Müzik sektöründe bildiğin gibi kadın müzisyen olmak zor bir konu. Bu alanda bir sürü girişim olsa da hâlâ çok da yol kat edebilmiş değiliz. Ama asıl rock müzikte kadın sanatçı olmak daha da zor. Bu doğrultuda sana kadın rock vokali olmanın avantajlarını ve zorluklarını sorsam neleri sıralarsın?

Bence adını kazımış kadın rock sanatçıları az olduğu gibi o kadar yetenekli ve uç bir noktadalar ki birbirinden kaliteli bir sürü kadın rock vokalin farkında değiliz. Aslında rekabet tavan. En büyük zorluğu sürekli başka vokallerle karşılaştırılıp benzetilmek olabilir. Yıllardır tanıdığımız, bizim aklımıza işlemiş yıldız seslerle yarışıyormuşuz gibi bir algı var. Çünkü rock söylemek eğitimli ve güçlü bir ses gerektiriyor. Kimin sesi daha güçlü gibi bir karşılaştırmanın içinde buluyorsun kendini. Halbuki sesler o kadar farklı, kendi içinde o kadar başarılı ki. Kimsenin kimseyle yarıştığı yok. Avantajlarını sorarsanız devir kadınların devri. Bir kıvılcımla ilham olup birbirimizi desteklememiz an meselesi. Kadın kadına düşman olmazsa, sesimizin yetişmeyeceği yer yok. Sesimiz demişken kadın sesinin biyolojik olarak daha renkli daha derin olması hemen dikkat çekmesini sağlıyor. Bu açık alanda kadın rock vokali siren deniz kızlarına benzetebilirsiniz.

Elbette artık şarkı da yayınlayan bir müzisyen olarak konserlere de başlayacaksın diye düşünüyorum. Sahneye çıktığında dinleyicilerine sound dışında görsel şovlar da sunmayı amaçlıyor musun? Rock, epey teatral bir müzik türü baktığında; fikirler oluştu mu kafanda?

Benim görsel olarak yapmaktan en keyif aldığım şey karakter tasarımıdır. Uzun süredir düşünüp içimi bitiren fikrim kendimi animasyon karakter olarak modelleyip ikon haline getirmekti. Bu modeli konserlerde ekranlara yansıtabilmeyi çok isterim. Bunun üzerine yaptığım çok çalışma var aslında. Tabletim çizim kaynıyor. İnsanların gözünde stilize hale gelmeyi amaçlıyorum.

Yeni şarkılar gelmeye devam edecek mi? Dinleyiciler ajandalarını hazırlasın mı? En yakın single ne zaman gözüküyor?

Şarklılar tam gaz devam elbette! Kulaklar bende olsun bir aya kalmaz çok da yabancı olmadığınız ezgileri duyabilirsiniz.

Seni ilk kez dinleyecek olan insanların aklında nasıl yer etmek istiyorsun? Dinleyicilere vermek istediğin mesajları da duyabilir miyiz 🙂

Ben dinleyicileri düşündürmek istiyorum. Son zamanlarda merak etmeyi unuttuk. Hislerden kaçtık. Belli bir beat ve uyusal melodilerle uyuşma etkisine, boş vermişliğe ve rahatlığa alıştık. Beni ilk kez dinleyen insanlar müziğime kapıları kapatmasın istiyorum. Akıllarında “bir şey eksikti ama neydi” etkisi yaratmak istiyorum. “Senin yapman gereken bir şey yok muydu ya?” diyen bir ses olarak yer etmek istiyorum. Kaçmaktan vazgeçin!

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR