Yeni şarkısı “Cam Kenarı”nı melankolik, eski moda synth ve yenilikçi dertlerle birleştiren Vera, bazı sorularımızın cevaplarını vermek için karşımızda.
Efe YEL/ [email protected]
Dönemin sorunlarını sert bir dille anlatan Vera, “Sanatçının bulunduğu çağı yansıtması durumu sanatın başlangıcından beri var. Müzisyen özelinde de; sözlerde yansımazsa yazılan notalarla yansır, kullanılan enstrümanların tonuyla, tavrıyla yansır” diyerek kendini anlatıyor. Bu dönemde böyle gerçeklerin farkına varmamız, vardırmamız hepimiz için önemli sanırım… Çok konuşmadan sözü Vera’ya bırakalım.
Yeni şarkınız “Cam Kenarı” dinleyicisi ile buluştu. Acı gerçeklerle bizi tanıştıran bir şarkı olduğunu inkar edemeyiz. Nasıl bir yapım aşamasından geçti, bizi ne kadar üzdü?
Tanıştırmak değil de, malumun ilamı demekte fayda var. Yarına dair hayal kurma özgürlüğümüzün elimizden alındığı bugünlerde Cam Kenarı’nın anlattıkları pek de yeni sayılmaz. Yapım aşamasına geçecek olursak bir günde yazılmış, kayıtları ise aylar sürmüş bir şarkıdan bahsediyoruz. Peşi sıra yayınlayacağımız beş şarkılık seride bir sound değişikliğine gitmek vardı aklımızda, eski gitar müziği alışkanlıklarımızı da korumak niyetindeydik. Bu dengeyi bulmak da epey uzun sürdü açıkçası. Tüm software’ları değiştirdiğimiz, özelliklerini yeni baştan öğrendiğimiz, bir vintage synthesizer’ın, bir yeni drum machine’nin aramıza katıldığı, onların özelliklerini sıfırdan tecrübe ettiğimiz… Özetle ders çalışır gibi geçen bir kayıt süreci yaşadık.
Şarkının klibinde pek değerli yakın dostunuz Emir Yargın ile kısa paslaşmalar yaşadınız. Başrolde ise Buket Gülbeyaz’ı izliyoruz. Bi’ rakı masasında buluşan ekibin planlaması nasıl oldu?
Emir’le çalışmaktan her zaman mutluluk duyuyoruz. Yaptığı her işe tamamını veren, vasata tahammülsüz, çok çalışkan ve çok yetenekli bir insan. Gerçekten hayranlıkla izlediğimiz bir kısa film çıkardı ortaya, Cam Kenarı’nı Cam Kenarı’ndan daha iyi anlatan bir klip olduğunu düşünüyoruz açıkçası…
Buket, şarkıda anlattığımız kaçış isteğini gerçekleştirebilmiş, Türkiye’den uzakta yaşamanın eğrisini doğrusunu çok iyi bilen, tanışmaktan da çok mutlu olduğumuz, harika bir aktör. Emir’in yazdığı senaryo gereği, bir veda rakısı olacaktı klipte. Yurtdışına taşınan bir kadın, arkadaşlarıyla son gecesi, kadının dalgalı iç dünyası… Bu ayrıntıların yanında bir de yan hikaye olarak, toplum baskısı ile çözümsüz kalmış bir takım duygusal durumlar söz konusuydu. O noktada da Beril Acar daha olgun, oldukça da cool bir yardımcı roldeydi, Buket’le de harika anlaştılar açıkçası.
“Gasteci”den sonra yüksek dozda ilerleyen gerçekler kısmına yeni bir bakış eklediniz, asıl soru şarkının sizdeki yeri nasıl olacak? Yazmak zorunda olmasaydım demek gibi olmasın tabii…
Hayatımız, içine doğduğumuz şartlar daha iyiye gitsin, daha etik, daha özgür bir dünyada yaşayalım, biz de başka şeylere şarkı yazarız, bundan da mutluluk duyarız.
Sanatçının bulunduğu çağı yansıtması durumu sanatın başlangıcından beri var. Müzisyen özelinde de; sözlerde yansımazsa yazılan notalarla yansır, kullanılan enstrümanların tonuyla, tavrıyla yansır. Örneğin bir aşk şarkısı dinlersiniz, 60’ları duyarsınız, dönemle ilgili bir şekilde bir fikriniz olur. “Gasteci” ile “Cam Kenarı” bu yansıtma işini bir adım öteye taşımış durumda, haklısınız. Sonraki şarkılarda bu kadar direkt bir anlatım olmayabilir, ama bir şekilde bugünleri anlatacağı kesin.
Yeni bir hikayenin ilk adımı olarak görebilir miyiz bu şarkıyı? Bir albüm habercisi olabilir mi? Lütfen olsun…
Bu sorunun yanıtının bir bölümünü ilk soruda vermişiz zaten … Albüm habercisi olup olmadığını henüz biz de bilmiyoruz, ancak 5 şarkılık bir konsept proje hazırladık. Konu olarak birbirini takip eden, sound ve görsel bütünlüğü olan bir seri olacak. Bu seri sona erdiğinde neler olacağını göreceğiz hep birlikte, her şey ihtimal dahilinde.
Prodüktör koltuğuna Arel Koray Nalbant’ın geçmesinden sonra Bir Yangın Var albümünün aksine daha fazla sound ve enstrüman kullanımı olduğunu, belli bir tarza sabit kalmak istemediğinizi doğrulayabilir miyiz?
Kendimizi, müziğimizi yenilemeyi seviyoruz. Bazı gruplar tek bir tarzda ustalaşmayı, minimal değişiklikleri tercih ederler. Biz Vera için hep daha büyük dokunuşlar yapmayı seçtik. Kendimizi başarılı bulduğumuz kısımları kaybetmeden, yeni şeyler denemek hep daha keyifli geldi açıkçası.
Bu noktada Tarkan Gözübüyük ve Cihan Barış’ın Bir Yangın Var’da bize aşıladıkları ‘grup olma’ kabiliyetinin bize çok şey kattığını da söylemeliyiz. Onların bizim müziğimize kurdukları temel, bize sundukları bakış açısı sayesinde, şarkının anlattığı hikayeyi en özgün ve en uygun şekilde aktarabilmeye çalışıyoruz. Her ne sayıda ya da türde enstrüman kullanırsak kullanalım.
KISA KISA
Vera’ya ve sevgili Arel Koray Nalbant’a şarkının çıktığı ilk andan itibaren röportaja verdikleri destek için teşekkür ederiz… Bir dahaki şarkıda tekrar denk gelebilir miyiz? Kim bilir… Röportajın sonuna da şöyle bir kısa kısa ekleyelim…
- Bu yazı anlatabilecek bir film? The Intouchables
- Bu yıl okurken kendinizden bir parça bulduğunuz kitap? Jose Saramago – Körlük
- Son iki seneyi özetleyebilecek bir albüm? Balthazar – Sand
- Bir filmden, bir karakter olsaydınız? Truman Show – Truman Burbank