Alternatif sahnenin en yaratıcı isimlerinden Yasemin Mori, yeni şarkısı “Beni Bana Bırak” vesilesiyle Dergy’nin sorularını yanıtladı.
Sebla KOÇAN/ [email protected]
Alternatif sahnenin en kendine has isimlerinden biri, Yasemin Mori. Ona kulaklarımızı açtığımız ilk albümü Hayvanlar’dan bugüne her seferinde kendini yenileyen, farklı bakış açıları sunan şarkılar yaptı. Bu yıl önce “Rampa Stampa”yla duyduk sesini. Sınırları zorlayan muhteşem bir video eşliğinde hem de… Öğrendik ki bu şarkı, kendini tam da tuzağa düşmüş gibi hissettiği bir anda gelmiş. “Hiç bir yere ait hissedemeyişim, şehrin gözüme bir yığıntı gibi gelmesi, Instagram’da saçma sapan paylaşımlara bakarak zaman geçirmek vs. öyle canımı sıkıyordu ki bayağı bir tuzağın içine düşmüş gibi hissediyordum” diyor. Yasemin Mori’yle yeni şarkısı “Beni Bana Bırak” vesilesiyle sohbet ettik.
Yeni şarkınız “Beni Bana Bırak” için aşkın güç savaşına dönüştüğü noktada insanın tek ihtiyacı kendine varmak” diyorsunuz. Kendinize varmak, kendinizi bulmak için neler yapıyor, neler okuyor, neler izliyorsunuz?
Kendimi bulmak için öncelikle kendimi kaybetmeyi çok seviyorum. Aşkla müzikle çoşkunlukla dansla sevdiği şeyleri yaparken insan kendinden arınıyor, böyle yolculuklardan her dönüşünde daha diri daha temiz bir ruha bedene sahip oluyor insan. Tedx’lerde bilim kültür sanat teknoloji alanında seyretmediğim bir şey kalmadı galiba, son dönemde Dücane Cündioğlu’nun YouTube kanalı beni baya bir esir aldı. Bunun dışında resim yaparken sesli kitap dinlemek çok hoşuma gidiyor.
Müziğin yanı sıra resim de yaptığınızı biliyoruz. Devam ediyor musunuz, resimlerinizi sergileme niyetiniz var mı?
Evet ediyorum, bazen sergi yaparım belki diyorum ama sonra çok özel konularda, birbirinden alakasız şeyler yaptığımı düşünüyorum. Resim konusunda amatör olarak kalmayı sürdürmeyi seçebilirim, orası benim saçmaladığım bir alan olarak kalabilir bilemiyorum…
Bir önceki şarkınız “Rampa Stampa” bize zıtlıkların uyumunu göstermişti: İyinin ve kötünün, doğrunun ve yanlışın, doğumun ve ölümün, aşkın ve nefretin… Nasıl bir ruh haliyle, ne zaman kaleme aldınız bu şarkıyı, hikayesini anlatır mısınız?
“Rampa Stampa”, son zamanlarda kendi içimdeki şiddet ve öfke ile savaşırken, dünya düzenine uyumsuz hisseden halimin tavan yaptığı bir zamanda, beraber müzik ürettiğimiz Serhat Şensesli’nin gece beni arayarak “Koş manyak bir sound hazırladım” deyip stüdyoya çağırmasıyla ortaya çıktı aslında. Hiç bir yere ait hissedemeyişim, şehrin gözüme bir yığıntı gibi gelmesi, Instagram’da saçma sapan paylaşımlara bakarak zaman geçirmek vs. öyle canımı sıkıyordu ki bayağı tuzağın içine düşmüş gibi hissediyordum. Sound’u duyduğumda kulaklarıma inanamadım. Tanrı’ya şükürler ettiğimi hatırlıyorum 🙂 Sonrasında sözler döküldü ve bir nebze olsun iyileştim. Bu şarkıyı yazarak biraz olsun o aidiyetsizliğime bir anlam katabilmek istedim.
Her albümünüzde başka bir dünyadan sesleniyor, yeni bir sound deniyorsunuz. Sizi bu aralar nasıl şarkılar heyecanlandırıyor?
Yaptığımız son iki single uzun zamandır peşinde olduğumuz sound’ların, arayışların damıtılmış halleri gibi… Güzel bir kafa yakaladık biraz buradan devam edecek.
İki yeni single’dan sonra yakın zamanda yeni bir albüm gelecek mi sizden, yoksa bir süre daha single yayınlamaya devam mı edeceksiniz?
Eylül’ de yeni bir single çıkarmayı planlıyoruz. Tek tek gitme fikrini çok sevdim ve bu tekliler 7- 8 olduğunda albüm olarak düşünebiliriz. O arada başka planlarımız da var. Tamamen başka bir konseptte araya 5- 6 şarkılık bir albüm de gelebilir.
“HERKESE GÖRE DAHA İHTİRASLI BİR HAYAT YAŞADIĞIMI GİZLEYEMEYECEĞİM”
İlk albümünüz Hayvanlar’dan bu yana 12 yıl geçti. Şimdi dönüp baktığınızda bu albüme, neler hissettiriyor size?
Albümü beraber yaptığımız Emre Irmak’a bir sanatçı olarak hayranlık duyuyorum, şarkılarımı mükemmel bir şekilde ele aldı ve tüm kalbini, ciğerini işin içine kattı. Sürekli telefonda konuşup ağlaşıyoruz, sen bunu nasıl yaptın, biz bunu nasıl yaptık minvalinde.
Estrella zamanında müziğinize ve sözlerinize ilham olan kaosun, karmaşaya teşekkür etmiştiniz. Yeni şarkılarınızı yazarken hayatınızdaki kaos devam etti mi, sakinlik ve huzur hayatınızda yer aldı mı?
Yok ya ne sakinliği ne huzuru 🙂 Yani tabi ki full kaos filan gitmiyor ama etrafımdaki diğer insanlara göre daha inişli çıkışlı yükselmeli düşüşlü yer yer sıcak ve tatlı, daha ziyade ihtiraslı bir hayat yaşadığımı gizleyemeyeceğim.
Yeni şarkılarınızda her iki klibinizde de daha kadın, daha özgür bir Yasemin Mori ile karşıkarşıyayız. Bu stiliniz için kimlerle çalıştınız? Modayla aranız nasıldır?
Her iki klipte de Irmak Altıner ile çalıştım. Daha önceden de 4-5 klipte çalıştık kendisiyle. Irmak’ın gözü her şeyi üst düzey bir estetik ve sanatsallıkta görüyor. Bir kere karşısındaki insanı gören, dahası onu çok güzel gören bir gözü var. Bu da yaptığımız her işe yansıyor. Moda dünyasından Mert Yemencioğlu ile yıllar boyu çalıştık, bu piyasadaki en yetenekli cevherlerden biridir.
Sahnede olduğunuz zamanları özlemişsinizdir diye tahmin ediyoruz. Bugüne kadarki sahne deneyimleriniz içinde sizin için en özel, en unutulmaz olanı hangisiydi? Neden?
Sanırım Rock’n Coke’ta verdiğimiz konser en iyilerinden biriydi. Çok kalabalık ve çok rock’n’roll bir hissiyat içinde geçti bütün gün. Böyle RR yıldızı gibi hissettiren konserleri özledik be!
Ne zaman dinleseniz sizi iyileştiren, güç veren, her seferinde hayranlık uyandıran o albüm hangisi?
John Coltrane- My Favorite Things