İlkokul yıllarından beri bir arada olan ve müzik kariyerlerinde yavaş ama emin adımlarla ilerleyen Yaşlı Amca anlattı, biz dinledik.
Zeynep SİPAHİ / [email protected]
Bundan 10 yıl önce dijital kayıtlarına başlayan alternatif rock sahnesinin dikkat çeken isimlerinden Yaşlı Amca üçüncü albümleri “Keşke Herkes”i kısa bir süre önce yayınladı. Grup, ilkokuldan beri yakın arkadaş olan, vokalde ve ritim gitarda Artun Özoğlu, lead gitar ve geri vokalde Can Aydınoğlu, davulda Yağız İpek ve bas gitarda Hüseyin Tosun’dan oluşuyor. 2020 yılında yayınladıkları kendi isimlerini taşıyan albümlerinden sonra birçok tekli çıkaran grupla bir araya geldik ve onları daha yakından tanımak istedik. Bu arada albümün lansman konserinin de 17 Aralık’ta Bostancı Gösteri Merkezi’nde gerçekleşeceğini not düşeyim.
Üçüncü albüm “Keşke Herkes” kısa bir süre önce yayınlandı. Albümün adı merak uyandırıyor ve keşke herkes ne diye sorasım geliyor. Albümün hikayesini bu başlık üzerinden nasıl anlatırsınız?
Albümdeki parçalar yoruma açık geliyor bize, daha gri gibi. Dinleyicilerin kendi dünyalarına göre yorumlamasını daha doğal ve olağan buluyoruz. “Keşke Herkes” ismi de bize boşlukları doldurmaya uygun ve özel geldi. Aslında biraz interaktif hissettirdi.
“Keşke Herkes…“ Bu cümleyi tamamlamanızı istesem, nasıl devam ettirirsiniz
İnanın her gün cevabı değişecek bir soru bu. Bizim için kesin öyle. Örneğin “Keşke herkes şöyle az öteye gitse” gibi bir gün bugün.
Albümün çıkış şarkısı ‘Hep de Yorgun’, günümüz ilişkilerindeki o bir türlü olamama halini de hissettiriyor. Nasıl bir hikaye var arkasında?
Hayat gerçekten acayip hızlı geçiyor. Bu böyle olmaz derken, bu alışkanlık mıdır nedir, insan kendini müzmin yorgun hissetmeye meyilleniyor. En azından bizim başımıza bunlar geldi. Biz de buna şarkı besteleyelim dedik.
Albümün kapak çalışması mitolojik bir hikayeyi, eski medeniyetlere ait bir dönemi anımsatıyor. Özellikle bu tür bir tasarım seçmenizin nedeni neydi?
Kapağa karar verdiğimizdeki “Keşke Herkes” için hissimiz oydu.
Grup olarak çalışmak genelde pek kolay değildir. Aranızda en çok hangi konularda fikir ayrılıkları yaşıyorsunuz?
“Verimlilik saati.”
Şarkılarınız milyonlar dinleniyor ama siz yine de sanki bir adım geride durmayı tercih ediyorsunuz gibi. Bununla ilgili siz neler düşünüyorsunuz?
Çok acele etmiyoruz. Pişmek iyi geliyor. Konserler dolu geçiyor ve biz bu sürecin hem temposundan hem de ilgiden memnunuz. Aslına bakarsanız ilk günden beri yavaş yavaş ilerledik, bir zararını görmedik. Çok az gördük. Çok çok az.
Müzikal anlamda dinlemekten en keyif aldığınız dönem hangisi ve o dönemde yaşamak ister miydiniz?
Aşırı kötü bir dönemde olmamıza rağmen ve hatta sık sık geçmişe gitmek istememize rağmen, geleceğin bilinmezliğinin verdiği heyecan da acayip. Müzikal anlamda aramızda 60’lar hastası var, 90’lar hastası var, 80-70 de var. Aralarından seçim yapmak epey zor olabilir, keyifli de muhabbet olur.
Dijitalleşmenin birçok artısı olduğu yadsınamaz ama diğer yandan da tıpkı internetteki bilgi kirliliği gibi müzik alanında da kuru bir kalabalık yaratıyor bana kalırsa. “Ben bir şarkı yaptım, internete yükledim” yaklaşımını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Herkes de şarkı yapmasın dediğimiz bir yıl mesela bu yıl. Tabii denemeden de bilememek var. Herkesin bir şekilde şarkı yükleme imkanının olması güzel, belki de zamanla doyum noktasına ulaşır, kulaklar sevinir.
Birbirinizi ta ilkokul yıllarından tanıyor olmanız üretim sürecinize nasıl yansıyor?
Hayatımızı müziğe adadığımızı hatırlatıyor, güzel bir duygu. Umarız sonuna kadar gider. Dinleyenler, dostların hoşuna gidiyorsa bu yeterli.